120 Milyon Yıllık Kuş Fosilinde İlk Kez Akciğer Gözlemlendi
120 Milyon Yıllık Kuş Fosilinde Akciğer Gözlemlendi
Bir canlının fosil olabilmesinin doğada ne kadar zor olduğunu tahmin ediyorsunuzdur. Akciğer gibi yumuşak dokuların doğrudan veya dolaylı korunması ise çok daha düşük bir olasılıkla gerçekleşiyor. Ancak bir şeyin “son derece düşük bir olasılık” olması, “gerçekleşmesi mümkün değil” anlamına gelmez. Hatta bu yeni keşfedilen kuş fosilinde bulunan akciğerler, fosilleşmiş ilk yumuşak doku örneği de değil! 1998’de İtalya’da yavru bir Scipionyx samniticus türü tanımlanmıştı. Örneği çok değerli kılan, içerisinde yumuşak dokunun (bağırsak, kas, karaciğer vb) dahi yeterince korunmuş olmasıydı! Hatta timus (lenfoid organ) ve bağırsağındaki bazı besinler bile gözlemlenebilmişti.

İlk defa Mezozoik Zaman’a ait bir kuş akciğerinin izleri gözlendi
Geçtiğimiz günlerde keşfedilen 120 milyon yıllık kuş, Archaeorhynchus spathula adında bir tür ve Euornithes (Gerçek Kuşlar) taksonunda bulunuyor. Bu fosil kaydı sayesinde ilk defa Mezozoik Zaman’a ait bir kuş akciğerinin izleri gözlendi! Günümüz kuşları, yüksek irtifada uçuş için yeterli oksijeni sağlayabilecek biçimde seçilim göstermiş pulmoner (akciğer) adaptasyonlara sahiptirler. İşte bu fosil sayesinde, ilkin ornithuromorph kuşlarda söz konusu karakteristik özellikler muhteşem bir şekilde gözler önüne seriliyor. Çünkü oksijen kullanan omurgalılar arasında solunum sistemi en verimli olan canlılar bariz şekilde kuşlardır. Memeliler sadece iki yönlü solunum gerçekleştirdiklerinden, giren ve çıkan gazlar karışabiliyor. Fakat kuşlarda, hava keseleri sayesinde uçuş sırasında tek yönlü solunum gerçekleşiyor. Dolayısıyla daha verimli bir şekilde oksijen alışverişi gerçekleştirebiliyorlar. Öyle ki, kuşlar soluk verirken (ekspirasyon) bile hava keseleri sayesinde oksijen alabilirler.

Taramalı elektron mikroskobu (SEM) kullanarak bulunan fosilin akciğer bölgesinden 12 farklı örnek incelendi. Bu örnekler arasında parabronş ve akciğerde özelleşmiş parankim dokuları tespit edildi. Parabronşlar, kuşlara özgü olan ve kılcal damarlar arasında gaz alışverişi sağlayan ufak hava boşluklarıdır. Tek yönlü hava akışı sağlayarak akciğere oksijen sağlarlar. Anatomide parankim dokusu ise organın işlev gören dokusu demektir. Kim bilir; belki de bu adaptasyonlar sayesinde 66 milyon yıl önceki Kretase/Tersiyer (K/T) yok oluşundan sağ çıkabildiler. Unutmamak gerekir ki bütün dinozorların nesli 65 milyon yıl önce tükenmedi! Sadece non-avian dinozorlar yok oldu; avian dinozorlar (yani kuşlar) ile her gün sokakta karşılaşıyoruz! Çünkü kuşlar, doğrudan theropod atalarından ayrılan bir grup avian dinozordur. Gerçi avian dinozorlar (kuşlar) bu yok oluştan etkilenmedi değil; onların bile büyük bir kısmı yok oldu. Örneğin Enantiornithes (Karşıt Kuşlar) olarak bilinen takson, günümüz kuşlar ile morfolojik ve ekolojik olarak son derece benzerlik gösterse de nesillerini devam ettiremediler. Ama neyse ki hepsi yok olmadı. Böylece dinozorların canlı kanlı örneklerini hayatlarımızda görmeye devam edebiliyoruz.

Gerçek gaga barındırdığı bilinen ilkin kuşlardan biri
Keşfedilen yeni tür, aynı zamanda gerçek gaga barındırdığı bilinen ilkin kuşlardan biri. Yani günümüz kuşlarının soyağacına ulaşacak olan atasal form. Şimdiye kadar bu türe ait 5 iyi korunmuş örnek elde edildi. Hatta 2005’te keşfedilen müthiş korunmuş örnekte, midenin içindeki gastrolitler (mide taşları) bile izlenebilmişti. Kuş tarafından hayattayken yutulan bu mide taşları, dişleri bulunmayan ilkin kuşların bitki ağırlıklı besinleri sindirmesine yardımcı olduğu düşünülüyor. Zira bu davranışı günümüzde sergileyen birçok sürüngen ve kuş türü mevcut. Zaten bilim felsefesinin kalbinde yer alan uniformitariyanizm ilkesine göre, “Şimdiki zaman, geçmişin anahtarıdır.” Yani günümüzdeki olaylara bakarak, tarihte de benzer veya aynı şekilde gerçekleştiği ve gelecekte de benzer şekilde gerçekleşebileceği hakkında fikir beyan edebiliriz.
Kaynak: Evrim Ağacı