Taburcu Olmak Deyiminin İlginç ve Düşündürücü Öyküsü
Taburcu Olmak Deyiminin Hüzünlü Öyküsü
Neden Türk hekimleri hastalarını iyileştirdikten sonra ‘’taburcu’’ ederler?
Taburcu sözcüğünün hüzünlü bir öyküsü vardır aslında.
Özellikle 1. Dünya ve Çanakkale Savaşı sırasında ülkenin tıp eğitimi veren tek kurumu Mekteb-i Tıbbiye-i Adliye-i Şahane’ dir.
Zorunluluk ortaya çıkınca bu kurum hocalarını ve öğrencilerini cepheye yollar. Eğitime ara vermek zorunda kalınır. Binası ise tamamen hastaneye dönüştürülür. Ülkede herkes askerdir, eli silah tutan tüm erkekler savaştadır. Gerçek kurumsal düzeyde tek hastane vardır, ülkenin her yanındaki cephelerde tüm hekimler subaydır, askerdir. Yaralılar iyileştirilir, tabip komutan sırayla hastalarını dolaşır.
Hastanede, kışlada, revirde, cephede, çadırda, savaşta kıyamet kopmaktadır. Tabip subay iyileşenleri, tekrar silah tutabilecekleri savaşa, yani taburlarına yollar, kısacası ‘’taburcu’’ eder.
İyileşenler eve gitmez, taburlarına gider. Başka hiçbir milletin, ülkenin hastanesinde, hastalar iyileştiklerinde ‘’taburuna yollanmaz, taburcu’’ edilmez. Bazı değerleri, yaşamının içine böylesine sindirmiş başka bir millet daha yoktur.
Kaynak: Türkçenin Diriliş Hareketi