Dünyanın Yeni 7 Harikası
İsviçre merkezli “New7Wonders Vakfı” 2000 yılında milenyum projesi olarak dünyanın yeni 7 harikasını belirlemek için bir yarışma başlatmıştır. Bu yarışmaya 21 finalist eser katılmıştır ve dünyanın dört bir yanından yaklaşık 100 milyon kişi internet üzerinden 6 yıl boyunca oy kullanarak dünyanın yeni 7 harikasını seçmiştir. Oylama 7 Temmuz 2007’de sona ermiştir.
(Antik Dünyanın 7 Harikası için tıklayınız.)
İşte seçilen yeni dünya harikaları:
1. Çin Seddi (M.Ö. 221 – M.S. 608 – Çin)
Çin Seddi, Çin’in kuzeybatısı boyunca uzanan, dünyanın en uzun savunma duvarıdır. Kalıntıları Po Hay körfezinde deniz kıyısından başlar. Pekin’in kuzeyinden geçerek batıya yönelir ve Huang-Ho nehrini ikiye bölerek güneybatıya uzanır. Gobi Çölü’nün güneyinden batıya yönelerek devam eder.
Seddin yıkılmış olan kısımlarıyla birlikte uzunluğu 8851.8 kilometredir. Bugün ayakta duran kısım Ming Hanedanı devrinden kalan 2.500 kilometrelik settir. Ancak asıl inşaat, MÖ 221 ile MS 608 yılları arasında yapılmıştır.
Bu devasa inşaata girişmekteki amacı konusunda tarihçiler farklı görüşler öne sürmüşlerdir. Bunlardan bazıları:
-Ülkenin sınırlarını başta Hiung-nu olmak üzere kuzeyden Çin’e karşı “Moğol” ve “Türk” boylarının saldırısına karşı savunmak.
-Uzun savaşlar sonunda yıktığı beyliklerin esir düşen yöneticilerini sürgün ve ağır işe sürerek cezalandırmak.
-Ülkeden kaçışları önlemek.
-Ülkenin tek yönetim altında birleştiğini içeriye ve dışarıya göstermek.
İnsan eliyle bugüne dek yapılmış en büyük yapı olan Çin Seddi’nin yapımında binlerce kişinin hayatını kaybettiği ifade ediliyor.
2. Petra Antik Kenti (M.Ö. 400 ile M.S. 106 – Ürdün)
MÖ 400 ile MS 106 yılları arasında Nebatiler’e başkentlik yapmıştır. Roma İmparatorluğu tarafından işgal edilene kadar başkent olarak varlığını sürdürmüştür. 400 yıllarından sonra deprem ve ekonomik sıkıntılardan dolayı kent gözden düşmüş ve zaman içinde unutulmuştur. Petra’nın ilk yapım amacı tarihçiler tarafından bulunamamıştı. Ancak yapılan son araştırmalarda Petra’daki El-Khazneh’nin (El-Hazne) altında gizli gömülü bir bölüm olduğu ve bu bölümün kral mezarları olduğu araştırmalar sonucunda kesinleşmiştir.
Petra antik kentinde tiyatro, tapınak, ev, gibi yapılar kireç taşına oyularak yapılmıştır. El-Hazne ve Roma döneminde yapılan amfitiyatro en bilinen yapılardır.
Kumtaşından oluşan kaya bloklarına oyulmuş, tapınaklar, amfi tiyatro, mezarlar ve rölyeflerden oluşmaktadır. Yaklaşık 100 kilometre kare alana yayılmaktadır.
3. Kurtarıcı İsa Heykeli (1931 – Rio de Janeiro / Brezilya)
Dünyanın yeni yedi harikasından birisi olan Kurtarıcı İsa heykeli, Brezilya’nın Rio de Janeiro şehrinde Corcovado Dağı üzerinde yer alır.
Şehrin en önemli sembolü olan bu heykel, 1922’de Brezilya’nın kuruluşunun 100. yılı şerefine başlatılmış ve 12 Ekim 1931’de resmi törenle açılmıştır. Bu devasa heykel 30 m. yüksekliğindedir ve 8 m. yükseklikteki bir kaide üzerinde durur. Toplam ağırlığı 635 tondur. Yalnızca başı 3,75 m. yüksekliğindedir ve 30 ton ağırlığındadır. Açılmış kollarının genişliği 28 m.’dir.
Kurtarıcı İsa heykeli projesini, Heitor Silva Costa tasarlamış, Fransız heykeltraş Paul Landowski ise 5 yıl içerisinde hayata geçirmiştir. Yapımında inşaat malzemesi olarak beton, üzerinde katman olarak da sabun taşı kullanılmıştır.
4. Chichen Itza Piramidi (M.Ö. 8. yy – Yucatan / Meksika)
Meksika’nın Yucatan Yarımadası’nda bulunan Chichen Itza Piramidi, Maya medeniyetine, ekonomik ve politik merkez olarak hizmet vermiş, Mayalar’ın en ünlü tapınağıydı. Bu piramit, Maya tapınaklarının en sonuncusu ve kuşkusuz en büyüğüdür. Mayalar piramidi ayrıca, astronomi ve matematik bilimleri ile sistemli bir çalışmalar yürütmek amacıyla da yapmışlardır. Bu tapınakta yaptıkları gözlemlerle evren hakkında önemli bilgiler edinmişler, matematik alanındaki gelişmelere bağlı olarak da tarımdan, mimariye birçok alanda gelişimlerini sağlamışlardır. 24 m. yüksekliğe sahip olan tapınak, Meksika’nın en çok ziyaret edilen ikinci arkeolojik sit alanı olma özelliğine sahiptir. Chichen Itza Piramitinin yapıldığı tarih tam olarak bilinmese de milattan önce 8. yüzyılda yapıldığı tahmin edilmektedir.
5. Machu Picchu (1450 – Urubamba / Peru)
And Dağları’nın bir dağının zirvesinde, 2.360 m. yükseklikte, Urubamba Vadisi üzerinde kurulmuş olup Peru’nun Cusco şehrine 88 km. mesafededir. Şehir, İnkalı bir hükümdar olan Pachacutec Yupanqui tarafından 1450 yılları civarında inşa ettirilmiştir. İspanyol istilacılar 1532 yılında buraları işgal ederken sık dağlar arasında kalmış bu şehir, istilacılar tarafından fark edilmemiş ve bu sayede zarar görmemiştir. Machu Picchu 200’den fazla merdiven sistemiyle birbirine bağlı olan taş yapıdan oluşur. Şehrin 3000 basamağı bugün hala gayet iyi durumdadır.
Kuruluş amacı ve anlamı bugüne kadar gelmiş olan tartışma konusudur. Günümüze gelmeyi başarmış bilimsel kanıt içerikli çok fazla ipucu bulunmamasından sadece tahminler yapılabilmektedir. Bu yüzden o zamanlardaki adı bilinemeyen şehir, ismini bugün yakınlarda olan bir dağ zirvesinden almıştır. Şehrin tarım alanı olarak kullanılan teraslardan oluşan bölümleri, Eski Zirve (Keçuva dilinde: Machu Picchu) denen dağın eteklerindedir. Şehrin sonunda ise Genç Zirve (Keçuva dilinde: Wayna Picchu) yükselir.
İnka medeniyetiyle ilgili gizemlerin meydana getirdiği soruların başında; “Tekerleği ve yazıyı bulamayan İnka uygarlığı, 1450 yılları civarında Machu Picchu gibi bir mühendislik harikası şehri nasıl ve neden inşa etti?” geliyor. Adeta bulutlara asılı vaziyette, bir dağ zirvesine inşa edilen bin kişilik Machu Picchu Antik Kenti, yüzyıllardır depremlere karşı dimdik ayakta duruyor.
Şehrin duvarlarında kullanılan ve ağırlığı 100 tonu bulan taşların herhangi bir harç malzemesi kullanılmadan, mükemmel bir hesaplama ve işçilikle şekillendirilerek birleştirilmesi İnkaların matematik ve mühendislikte geldiği şaşırtıcı noktayı gözler önüne seriyor.
Şehrin duvarlarında kullanılan ve ağırlığı 100 tonu bulan taşların herhangi bir harç malzemesi kullanılmadan, mükemmel bir hesaplama ve işçilikle şekillendirilerek birleştirilmesi İnkaların matematik ve mühendislikte geldiği şaşırtıcı noktayı gözler önüne seriyor.
6. Roma Kolezyumu (M.S. 70-80 Roma / İtalya)
Kolezyum (Colosseum), Roma tarihinin en ihtişamlı ve en muhteşem yapıtlarından biri. Gerçek adı Flavian Amfitiyatrosu olan bu muazzam yapı aynı zamanda dünyanın en büyük amfitiyatrosuydu. Yapılış amacı, gladyatör dövüşleri, hayvan avı, tiyatro ve eski savaşların temsili gösterilerini yapmak ve halka muhteşem bir eğlence sunmaktı. Beklenildiği gibi de oldu ve halk tarafından fazlasıyla sevildi.
Colosseum’un bulunduğu yerde önceleri İmparator Neron’un sarayı bulunuyordu. Neron’un gösterişli sarayı savurganlığı halkın isyanına neden oldu. Roma, Neron’un ölümünden sonra kanlı savaşlar yaşadı ve saray da yakıldı. Ardından gelen imparator Vespasion, Colosseum’u işte sarayın bulunduğu alana inşa ettirdi. İnşaat 10 yıldan fazla sürdü.
Roma’nın tam ortasında M.S. 70-72 yılları arasında yapımına başlandı ve M.S. 80 yılında Vespasion’un oğlu İmparator Titus döneminde tamamlandı. 100 gün ve gece süren açılış oyunlarında 5 binin üzerinde hayvan ve yüzlerce insan kurban edildi.
7. Taj Mahal (1654 – Agra / Hindistan)
Taj Mahal, Hindistan’ın Agra şehrinde, 1631-1654 yıllarında inşa edilmiş bir anıt mezardır.
İslâm türbe mimarisinin en önemli eserlerinden birisi olarak kabul edilir. Babür İmparatorluğunun 5. hükümdarı Şah Cihan’ın 17 Haziran 1631 tarihinde genç yaşta ölen eşi Ercümend Bânû Begüm için o zamanki imparatorluğun başkenti olan Agra’da Yamuna Nehri’nin kıyısında yaptırılmıştır. Mümtaz Mahal’in ve 1666’da ölen imparator Şah Cihan’ın mezarlarını barındırır.
Yapı, Şah Cihan’ın hâkimiyeti süresinde en parlak dönemini yaşayan Bâbürlüler’in güç ve kudretini temsil eder. Hanedanın güç ve kudreti kadar, Şah Cihan ile eşi Ercümend Bânû Begüm arasındaki sevginin de sembolüdür. Şah Cihan’ın tahta çıkması üzerine Mümtaz Mahal adını alan Ercümend Banu, on dördüncü çocuğunu doğururken hayatını kaybetmiştir. Hükümdarın, eşine duyduğu sevginin hatırasına görkemli bir anıt mezar yaptırarak teselliyi sanat ve mimaride bulduğu anlatılır.